18 Şubat 2014 Salı

Hümanizm ve Issız Ayılar


Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde bir haber gündemimize bomba gibi düştü: Siirt’te yaşanan kitlesel tecavüz olayları. İnsanlaşamamış hayvanlarımız bir kez daha “Oha!” dedirtti bize. Bu konu hakkında FriendFeed’de dönen tartışmaları okumuştum. Bir arkadaş suçluların idam edilmesi gerektiğini söylemiş. Diğeri de buna karşılık idamın hümanistlikle ilgisinin olmadığını bu yüzden idama karşı olduğunu belirtmişti. Acaba kendisinin başına böyle bir olay gelseydi hala hümanizmi savunmaya devam eder miydi? Bırak nefsini dizginlemeyi, daha onu tanıyamamış insan görünümlü hayvanlara hümanistçe yaklaşmak, insan gibi insanlara zulüm demektir.Yaşanılır bir dünya için “önce adalet, sonra hümanizm” demeli.

Bi’ kere ‘insan sevgisi’ diye kullandığımız hümanizm gerçekte nedir? Ortaçağ Avrupa’sının İncil’e karşı geliştirdiği bir ideoloji. Özetle dediği şey: İnsan kendi aklıyla kendi değerlerini yaratabilir ve bunun için Tanrı’nın kurallarına ihtiyacı yoktur. Bi’ nevi insanın kendini tanrılaştırma girişimi. Biz ise ‘insan sevgisi’ manasında kullanır olmuşuz. Hangi ideolojiyi gerçek anlamda kullanıyoruz ki? Kilise baskısının devre dışı bıraktığı insan aklı için bulunmaz bir fırsat olmuştu Rönesans hümanizmi. Çünkü o zamanlar Batıda düşünmek yasaktı. Zorba Kilise’nin altında harap düşmüş Batının düşünce dünyasının önü açılmıştı. Tek hümanizm değil birçok ideoloji Batı aklı için diriliş, taze kan görevi görmüştü. Yani Batının terakkisi, ideoloji kılıçlarıyla zalim Kilise’ye isyan ettiği gün başlamıştı.

Bizim yaptığımız şey ise Batının kendine has ideolojilerini üstümüze yamamaya çalışmak. Eskiden ‘Hacı Murat’lara çelik jant takarlardı da sırıtırdı ya arabanın üstünde “at ile kelebek” misali. Bu ideolojiler de bizim üzerimizde o şekilde sırıtıyor hani. Halbuki Murat’a çelik jant da vursan Murat yine Murat’tır. Çakma ideolojilerle kendi öz zihniyetimizi piç ettik. Onlar tahrif edilen Kitaplarını bir köşeye fırlatınca terakki etti diye, biz de kendi Kitap’ımızı fırlatıp attık. Çünkü Doğuluyduk, eziktik.

Mevlana ve Yunus Emre’yi bile hümanist yaptık. Halbuki Mevlana’yı Mevlana, Yunus’u Yunus yapan Allah’ın emirlerine uyup, yasaklarından kaçınmalarıydı. Son derece takvalıydılar. Örneğin Mevlana bugün yaşasa göğüs dekolteli seksi bir sunucunun TV programına asla katılmazdı. Çünkü haramdan fellik fellik kaçardı. Eminim bugün yaşasaydı ‘gerici’ ilan edilirdi seküler tipler tarafından. Tam olarak bilmedikleri için ‘hümanist’ diyorlar. “Gel her ne olursan ol yine gel!” demiş. Ama kime demiş? Yola girmek isteyenlere demiş olmasın. Anlamak istediğimiz gibi anlamak en büyük problemimiz. Mevlana Allah aşkıyla dönüyordu, şimdikiler show için. Tasavvufu turizm malzemesi yaptık. Mevlana’nın patentinin içine ettik.

Kameralarımızı sema gösterilerinden, ‘Issız Adam’ filmine doğru çevirelim. İzleyenler bilir, filmin kahramanı hiç boş durmuyordu. Evli çiftlerle grup sex’ler, yatağının altında cirit atan kondomlar, yatağa mahkum edilmiş kelepçeli 18’lik çıtırlar, gece yarısı ziyaretine gidilen fahişeler… Çok gerçekçi bir filmdi. Bu şekilde yaşayan herif dolu hepimizin çevresinde.

Neden ‘Issız Adam’a getirdim lafı? Siirt’teki olayla, bu tip ıssız adamların arasındaki tek fark tecavüz olayı. Yani birisinde gönülsüz ilişki, diğerinde gönüllü. Ama ikisinin de aklı uçkurunda, ikisi de hayvan. Birine küfrediyoruz, diğerini severek izliyoruz. Biri ıssız ayı, diğeri ıssız adam. Issız adama ‘adam’ deyişimizin tek sebebi tecavüz içermemesi. Adamda bok gibi para var, niye tecavüz etsin ki? İstediği tiple yatma imkanına sahip. Lakin kahramanımız İstanbul’da ünlü bir mekanın sahibi olmak yerine, Siirt’te yaşayan eğitimsiz, parasız, tipsiz biri olsaydı; ıssız adam mı olurdu yoksa ıssız ayı mı? Adamlıkla ayılık arasında ince bir çizgi mi var dersiniz? Bence çizgi falan yok, ikisi de aklı uçkuruna inmiş birer hayvan. Ha birisi diğerinden daha ayı tabi ki. O da parayla alakalı bir durum. Paranın gözü kör olsun. Birini hapse attırırken, diğerini gıptayla bakılan seksi bir erkek yapıyor.

Duman’ın son albümündeki, insan nefsine işaret ettiği “Hayvan” adlı şarkısı süperdir:
“…
hepimiz bir hayvanız
insan olmak kavgamız

fani dünyalıysan
konumuz aynı hep
sonumuz aynı

çıktık ya insanlıktan
yolumuz aynı hep
yolumuz aynı
…”

(29 Nisan 2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder